Söz konusu teze yönelik Cumhuriyet’e değerlendirmede bulunan memleketler arası alakalar uzmanı Prof. Dr. Ali Poyraz Gürson, mümkün askeri üslerin “Humus, Halep ve Hama kentlerinde kurulabileceğine” işaret etti. Ankara için Suriye’nin toprak bütünlüğünün ehemmiyetini anımsatan Gürson, ABD idaresinin buna rağmen İsrail’e olan takviyesini devam ettirdiğini ve İran’a mümkün bir askeri güç kullanımıyla İsrail’in güvenliğini pekiştirebileceğini söyledi.
İran’ı bekleyen büyük bir askeri güç kullanımına işaret eden Gürson, Tahran’ın bölgedeki meseleleri dışarıya “ithal” ettiğini ve artık ileriye gidemeyen bir “devrime” sahip olduğunu belirtti. Gürson, İran’ın Ortadoğu’daki tesiri bir yana, kendi varlığının bile tehlikede olduğu bir sürecin başında olduğumuzu söyledi.
Beykoz Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ahmet Kasım Han ise üs tezlerine yönelik Türkiye’nin yeni Suriye idaresiyle askeri işbirliği içinde olma isteğinin bilindiğini, yeni Suriye idaresinin ise bu bahiste talebi olduğunu anımsattı. İsrail’in Golan Tepeleri’nde devam eden işgalini, Dürzi kümelerle yaşanan meseleleri ve terör örgütü PKK/YPG’nin ülkedeki varlığına ait ABD’nin değişmeyen tavrını aktaran Han, “Suriye’nin tüm güvenlik altyapısı tarumar edildi. Suriye’nin güvenlik garantisine muhtaçlığı var. Şara’nın Suriye’nin ne kadarını denetim edebileceği belirli değil” dedi.
‘TEK AKTÖR TÜRKİYE’
Yeni Suriye idaresinin kelam konusu meseleler kapsamında ittifak yapabileceği fazla aktör olmadığına işaret eden Han, “Sonuç alabileceği tek aktör Türkiye. Şam’ın muhakkak ki sıkıntı kullanmak dışında ülkede kamu tertibini, otoritesini sağlayabilecek bir kudreti yok” dedi.
Kaynak: Cumhuriyet
