Türkiye’de zamların ardı arkası kesilmiyor.
Elektrik faturalarında yeni düzenleme ile 1 Şubat’tan itibaren yıllık 5 bin kilovat saati yani aylık 1050 TL’lik kullanım bedelini aşanlara yaklaşık yüzde 100 zam geldiği açıklanmıştı.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alpaslan Bayraktar ”5 bin kilovat saatlik tüketimi aşan grup artık elektriğin gerçek maliyeti neyse onu ödeyecek” diyerek sübvansiyonların bu kullanım üzerinde uygulanmayacağını açıklamıştı.
ZAM ÜSTÜNE ZAM
Konutlarda kullanılan elektriğe yüzde 25 zam gelirken, bu oran sanayi kullanımı için yüzde 10 olarak ifade edildi. Sanayi kesiminin kullandığı doğalgaz ise yüzde 20 zamlandı.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın mart ayında ‘enflasyonun ana eğiliminin yavaşladığı’ açıklamasının ardından gelen elektrik zamları dikkat çekti
İstanbul Şişli’deki Halide Edip pazarındaki halka ”enflasyondaki düşüşü hissedip hissetmedikleri” soruldu.
Yurttaşların açıklamaları şöyle:
”Bir domates 50 TL. Daha hiçbir şey almadım. 600 TL ile geldim. Neye yetecek? Hiçbir şeye yetmiyor. Ne olacak bu halimiz? Baştakiler badem unuyla ekmek yiyorlar, bizler kuru ekmeği bulamıyoruz. Durumlar çok kötü. Keşke ucuzluk olsa. Bugün haberlerde dinledim, elektriğe de zam gelmiş. Herhalde bu insanlar ölsün de azalsın diye bunları yapıyorlar. Korkuma bir şey yakmıyorum, karanlıkta oturuyorum. Televizyonun ışığıyla oturuyorum. Ben emekli değilim, eşimin eline bakıyorum.”
AKP SEÇMENİNDE TEPKİ
”(Merkez Bankası’nın açıklaması) – Hangi ülkeden bahsediyorlar? Ben de Türkiye’de yaşıyorum, öyle bir şey görmedim yani. Bak saat kaç olmuş daha siftahımız yok. Alım gücümüz de yarı yarıya düştü. Malları iki katına alıyoruz ama satarken yarı fiyatına satıyoruz. Sırf ciro yapalım da evimize, ailemize, çoluğumuza rızkımızı götürelim diye. Ben bu iktidara oy vermiş bir insan olarak bunu görüyorum. Bazen de doğruları söylemek gerekiyor.”
Bir başka yurttaş ise Merkez Bankası’nın açıklamasına şu sözlerle tepki gösterdi:
”Yok, hepsi yalan. Alakası yok. Çıksınlar bir pazarda alışveriş yapsınlar. Durumu bir görsünler bakalım. Ramazanda da aynı hiçbir zaman değişmedi. Her zaman pahalılık var. Perişan oldu millet. Daha bunun ötesi yok. Hiçbir şey alamadım. Bak döndüm gidiyorum. Yok yavrum yok. Her şey çok pahalı. Ateş pahası. Millet çöpün içinden ekmek topluyor. Daha bunun ötesini sormaya da gerek yok.”
‘TÜİK KİMİN KURUMU?’
Dünyanın en pahalı gıda enflasyonunun Türkiye’de olduğunu vurgulayan bir diğer yurttaşın tepkisi ise şöyle oldu:
”Yani istatistikleri gösteriyorlar ama hangi istatistikleri? TÜİK kimin istatistik kurumu? Türkiye’ye ait bir kurum mu bilmiyorum ama ‘Tayyip’i Üzme İstatistik Kurumu’ diye geçiyor bence. Yani şu an bu gerçek enflasyon TÜİK’in açıkladığı enflasyondan en az üç kat fazla. Zamları ona göre yapıyorlar. Halk çok kötü, perişan. Artık bilmiyorum nasıl düzelecek bu iş. Onlar kendi enflasyonunu düşürebilirler. Yani nasıl, nereden, hangi pazardan alıyorlarsa halka da söylesinler oradan alalım bari. Eskiden olsa iki yüz, üç yüz liraya gelirdik pazara ama şu an yani bence minimum bir buçuk, iki bin lira lazım.”
‘ÇOCUKLARIN GELECEĞİ ÖLDÜ’
Bir başka yurttaş ise kiralardan, işsizlikten dert yanarken şu sözlerle çocuklara dikkat çekti:
”Kiralara yüzde yüz zam yapılıyor. Emekli maaşlarına veriliyor yüzde bilmem kaç zam… Kiralara gelip bakan yok. Binalar çürük, bakan yok. Malzemeler çok pahalı, alamıyoruz, güç yok. İnsanlar sokağa düşecek gerçekten. Yani geçinemiyoruz. 800 lira verdim şu kadarcık şeye. Emekli maaşım kiraya yetmiyor. Ev sahibi yüzde yüzden fazla zam yapıyor. Vermezsen ‘Çık, git!’ diyor. Tehdit ediyor. Kimi kime şikayet edeceksin?
Kimseye şikayet edemiyorsun yani. Ev arıyorsun bulamıyorsun. Yani bilmiyorum. Çocukların geleceği yok, öldü. İş yok, güç yok. Ne diyeyim yavrum daha? Temizliğe gidersem alıyorum işte. Gitmezsem o da yok. Çocuklar da işte doğru düzgün çalışamıyor. Emekli maaşım 19 bin TL, kiram da 15 bin… Seneye 30 bin TL yapacak. Ben nasıl vereceğim?”
Kaynak: Cumhuriyet